17 Haziran 2015

Poyrazlar Gölü

Ramazan başlamadan önce son kampımızı da yapalım istedik. Bu sefer yanımızda misafirlerimizi de vardı. Çoluk çocuk, dede nine hep beraber gittik bu sefer.


Gerçi yola çıkarken hiç aklımızda Sakarya'ya kadar gelmek yoktu. Amacımız Gebze Ballıkayalar'a gitmek ve orada kamp yapmaktı ancak Ballıkayalar'a varınca burada kalamayacağımızı anladık. Pazartesi olmasına rağmen piknikçi ağırlıklı kuru bir kalabalık vardı. Mekan da öyle fazla büyük değil. Haftasonları düşünemiyorum buraları. Neyse belki vadi içinde bir yer bulabiliriz dedik ama orada da ilerledikçe her ağaç gölgesinin altında alem yapan gençler, ufacık göletlere iç çamaşırları ile giren "amcalar" olunca ailece kamp yapmak için uygun olmadığını anladık. Belki tepeye çıkılabilir ama çocuklarla gözümüz yemedi. Biz de daha önce gezenbilir sitesinde okuduğumuz Poyrazlar Gölü'ne doğru yola çıktık. Otoyola bağlandık, Sakarya sapağından çıktık. Sonra da şehir merkezine girmeden Erenler istikametinde 70'i geçmeden (EDS var) yolu takip ettik. Ulaşım çok rahattı. Ana yoldan çıktıktan sonra en fazla 500mt. gidip gölün girişine varıyorsunuz. Çadır başı 20TL verip yer aramaya başladık.
Burası da Ballıkayalar gibi kalabalıktı ama o kadar geniş bir arazi ki bu sizi hiç rahatsız etmiyor. Kendimize diğer uçtaki kapıya yakın uygun bir alan bulduk. İlk başta biraz sinek yoğunluğu vardı ama bir şekilde o da azaldı.

Evde hazırlanan yemekler ısıtılırken bir yandan da çadırları kurmaya başladık.
Tabii her zaman olduğu gibi kurulum işi daha uzun sürdü. İlk fırsatta hızlı kurulan bir çadıra terfi etmekte fayda var. Yola öğleden sonra çıkıp güzargahı da değiştirince akçam bizim için çabuk gelmiş oldu. Çerez faslından sonra da kurbağalarla birlikte uykuya dalıp sabah ağaçkakanlar ile uyandık. Sabaha karşı bir Jandarma baskını da yedik. Gelip ışık tutmuşlar, çadır etrafında dolanmışlar sonra da kayınpederi uyandırıp "Aman abi buralar tekin yerler değil, geçen araba gaspettiler burada" tarzı nasihatte bulunmuşlar. Ne kadar doğru bilmiyorum ancak dünüş gününün akşamında Sakarya'lı bir arkadaş "Olmaz orada öyle şeyler" diye durumu düzeltti. Her halde bir kerelik bir olay ve jandarma başına iş almak istemiyor. Bizi korkutan daha çok kurtların uluması oldu. :) Neyse ki bir olumsuzluk yaşamadık. Her ihtimale karşı haftasonları kalabalık bir ekip olarak gitmekte fayda var sanırım.

Sabah ateşimizi yakıp hellim ve sucuk eşliğinde kahvaltımızı da yaptıktan sonra dönüş yoluna koyulduk. Etrafı gezme şansımız pek olmadı ama fırsat buldukça çektiğimiz resimler ile sizi başbaşa bırakayım.


Beğendiklerim:


  • Doğası
  • Ulaşımı kolay olması
  • Geniş bir arazi

Beğenmediklerim:

  • Lunapark'ın veya elektrikli AVM oyuncaklarının böyle bir ortamda olmaması gerek
  • Ticari yaklaşım
  • Jandarma'nın korkutması






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder